-
1 engel çıkarmak
n. cast a damp over -
2 engel çıkarmak
to raise difficulties -
3 engel
поме́ха (ж) прегра́да (ж) препя́тствие (с)* * *1) препя́тствие, поме́хаengeli aşmak — преодоле́ть препя́тствия
engeli kaldırmak — устрани́ть препя́тствия
engel çıkarmak — создава́ть препя́тствия
2) спорт. барье́р•• -
4 engel
"1. obstacle, obstruction, hindrance, impediment, blockage; difficulty, drawback; handicap. 2. barrier, barricade. 3. sports hurdle. - çıkarmak to create difficulties. - olmak /a/ to obstruct, hinder, impede, block." -
5 препятствовать
engellemek, engel olmak; engel çıkarmak ( ставить препятствия) -
6 cast a damp over
n. aksatmak, engel çıkarmak -
7 cast a damp over
n. aksatmak, engel çıkarmak -
8 ხელის შეშლა
f.mani olmak, engel çıkarmak -
9 hamper
engel olmak, engellemek, zorluk çikarmak,kapakli sepet -
10 frustrate
v. önlemek, engel olmak, işini bozmak, boşa çıkarmak, hayal kırıklığına uğratmak, yıldırmak* * *boşa çıkar* * *1) (to make (someone) feel disappointed, useless etc: Staying at home all day frustrated her.) canını sıkmak2) (to make useless: His efforts were frustrated.) engel olmak, önlemek•- frustrated -
11 hamper
n. kapaklı sepet, piknik sepeti, sepet (hediye)————————v. engel olmak, engellemek, aksatmak, köstek olmak, zorluk çıkarmak* * *1. engelle 2. engel ol (v.) 3. kapaklı sepet (n.)* * *['hæmpə] 1. verb(to make it difficult for (someone) to do something: I tried to run away but I was hampered by my long dress.) engellemek2. noun(a large basket with a lid: a picnic hamper.) sepet, sandık -
12 препона
жста́вить препо́ны кому-л. — güçlükler çıkarmak
ликвиди́ровать все бюрократи́ческие препо́ны — tüm bürokratik engelleri kaldırmak
-
13 baffle
v. şaşırtmak, şaşkına çevirmek, önlemek, engel olmak, bozmak, boşa çıkarmak, zor gelmek* * *1. şaşırt 2. şaşırt (v.) 3. şaşırtma (n.)* * *['bæfl](to puzzle (a person): I was baffled by her attitude towards her husband.) şaşırtmak, afallatmak- baffling -
14 put off
ertelemek, baştan savmak, soğutmak, canını sıkmak, zorla indirmek, oyalamak, sonraya bırakmak, savsaklamak, atlatmak, engel olmak, yutturmak, çıkarmak (elbise), bırakmak, üstünden atmak, kurtulmak, kaçırmak (iştah), kırmak (cesaret), denize açılmak* * *geciktir* * *1) (to switch off (a light etc): Please put the light off!) söndürmek, kapatmak2) (to delay; to postpone: He put off leaving / his departure till Thursday.) ertelemek3) (to cancel an arranged meeting etc with (a person): I had to put the Browns off because I had 'flu.) baştan savmak, savsaklamak4) (to cause (a person) to feel disgust or dislike (for): The cheese looked nice but the smell put me off; The conversation about illness put me off my dinner.) soğutmak, nefret ettirmek -
15 rub
n. ovma, ovalama, ovarak sürme, sürtme, sürtünme, friksiyon yapma, güçlük, engel, pürüz, problem, mahzur, iğneleme, laf çaktırma, alay, engebeli oluş————————v. ovmak, ovarak sürmek, ovuşturmak, ovalamak, sürtmek, sürtünmek, masaj yapmak, sürmek, friksiyon yapmak, zımparalamak, kazımak, klişe çıkarmak, geçinip gitmek, idare etmek* * *1. sürt (v.) 2. sürtme (n.)* * *1. past tense, past participle - rubbed; verb(to move against the surface of something else, pressing at the same time: He rubbed his eyes; The horse rubbed its head against my shoulder; The back of the shoe is rubbing against my heel.) sürtmek, ov(ala)mak2. noun(an act of rubbing: He gave the teapot a rub with a polishing cloth.) ovma- rub down- rub it in
- rub out
- rub shoulders with
- rub up
- rub up the wrong way -
16 Hindernis
Hindernis <-ses, -se> ['hındɐnıs] nta. sport engel;ein \Hindernis überwinden bir engeli aşmak;jdm \Hindernisse in den Weg legen birine zorluk çıkarmak -
17 زجر
-
18 ضلل
IضَلَلsapınçIIضَلَّلَ1. tavlamakAnlamı: kandırıp elde etmek2. aldatmak3. yanıltmakAnlamı: yanılmasına yol açmak4. kandırmakAnlamı: aldatmak5. ayartmakAnlamı: baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak -
19 frustrate
bosa çikarmak, engel olmak, bozmak, engellemek; düs kirikligina ugratmak, hüsrana ugratmak, sinirlerini bozmak
См. также в других словарях:
engel çıkarmak — bir işin yapılmasını zorlaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
engel — is. 1) Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap Bürokratik engelleri ortadan kaldıracak bir formül aradık ve bulduk. H. Taner 2) Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pürüz çıkarmak — engel çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahzur doğurmak — ortaya engel çıkarmak, sakınca yaratmak Ne gibi mahzurlar doğurabileceğini görmemezlikten gelmek mümkün değildi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağına bağ vurmak — önüne bir engel çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sökmek — i, er 1) Bir şeyi bulunduğu yerden kuvvet kullanarak veya gevşeterek çıkarmak, çekip ayırmak Bu çoban öyle güçlü görünüyor ki şu yandaki ağacı kavrasa dibinden söker götürür. Y. Kemal 2) Kurulmuş bir şeyi parçalarına ayırmak Makineyi sökmek. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
güçlük — is., ğü 1) Güç olan bir şeyin niteliği, zorluk 2) Ağır ve yorucu emek, zahmet, meşakkat Bir kere güçlük, ev bulmak ve eşya taşımak derdiyle başlar. B. Felek 3) Engel, pürüz Güçlüklere bir başına da olsa karşı koyan insan, kuvvetli insan olmalı. O … Çağatay Osmanlı Sözlük
pürüz — is. 1) Bir şeyin düzgünlüğünü bozacak çıkıntı, gedik veya kusur Cildin pürüzleri. 2) mec. Engel, güçlük Birleşik Sözler pürüzalır Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller pürüz çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cakasını bozmak — çalımına engel olmak, böbürlenmesini boşa çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük